Manyetik Rezonans Görüntüleme: Temel Bilgiler |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
MRI | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Görüntüdeki
kolon ve sıra sayıları görüntü matriksini
belirler (image
matrix). Günümüzdeki çoğu MRG sistemlerinde,
matriks genellikle 128 x 256, 192 x 256 veya 256 x 256dır.
Görüntü oluşturmak için kullanılan piksel sayısı
arttıkça, görüntüdeki detay (uzaysal rezolüsyon)
artmaktadır. Sinyal
kaydı nasıl yapılmaktadır? Sekil 6.2 Birbirini
takip Sampling
time 1 msn kadar kısa olabileceği gibi, 30 msn
kadar uzun da olabilir; bu süre örnekleme intervaline ve
sampling sayısına bağlıdır. Örnekleme
süresine (sampling time) bağlı olarak elde edeceğimiz
görüntünün kalitesi belirgin şekilde değişmektedir.
Bu, elde edilecek SNR (signal-to-noise ratio) (sinyal - gürültü
oranı) değeriyle ilişkilidir. Örneklemenin
uzun olması SNR (signal-to-noise ratio)ı artırırken,
kısa olması SNRı düşürür; bu da
elde edeceğimiz görüntü kalitesini belirgin derecede
etkilemektedir. NEX (işlem sayısı)
(number-of-excitation)in artırılması ile
SNRdaki artış bu sürenin artışı
iledir. SNR ve NEX konuları ileride yeri geldiğinde
detaylı olarak tartışılacaktır. Bunun
için magnet içine konulan, ana magnete göre çok daha
küçük güçte Gradiyent
sargılar kullanılmaktadır (gradient
coil). Bunların temel çalışma
prensipleri, magnet içindeki manyetik alanı kademeli
biçimde düşürmek ve artırmaktır. Ana
magnetin oluşturduğu manyetik alan gücüne
eklenen ilave bir manyetik alan oluşturur; ana magnetin
oluşturduğu manyetik alanı kademeli olarak
azaltır veya arttırır. Buna bağlı
olarak (Larmor denklemine göre) protonlar farklı
manyetik alanlara maruz kalacaklarından, farklı
salınım frekansları göstereceklerdir.
İşte bu gradiyent sargılar sayesinde, magnet
içinde bir voksel birimini bir diğerinden ayırabilmekteyiz.
Bunu yaratmak için ilk önce kullanılması gereken;
Kesit-belirleme gradiyenti dir (Slice selection gradient). Kesit belirleme
Kesit
kalınlığını belirleyen unsurlar
nelerdir? 1.
Kullandığımız
RF pulsun band genişliği değiştirilebilir
(64 65 MHz yerine daha spesifik olan 64 64,5 MHz
gibi) . 2. Kullandığımız gradiyent sargının (gradient coil) kuvveti değiştirilebilir (1 gauss/cm yerine 2 gauss/cm gibi).
Örneğin RF bandı 64,001 ile 63,999 MHz arasında (band genişliği = 0,002 MHz = 2000 Hz), gradiyent amplitütü 0,5 Gauss/cm ise; kesit kalınlığımız = 2000 / 4257 x 0,5 = 0,94 cm olacaktır. Eğer kesit kalınlığı azaltılmak isteniyorsa, RF bant genişliği azaltılabilir veya gradiyent amplitütü artırılabilir. Devamlı olarak aksiyal kesit olarak bahsediyoruz; ancak her üç boyutta da bu gradiyent sistem çalışabildiği için hasta pozisyonu değiştirilmeden, sadece çalışacak olan gradiyent değiştirilerek, koronal ve sagittal planda incelemeler yapılabilmektedir (bu MRGde multiplanar inceleme imkanının temelini oluşturur). Gradiyent sargı sayesinde kesitimizi belirledikten sonra, RF puls uygulamaları ile elde olunan sinyaller ile bu kesit görüntüsü oluşturulacaktır. Kesit-belirleme gradiyenti (slice-selection) ile elde edilen sinyal bilinen bir kesitten gelmektedir; ancak hangi vokselden geldiğini veya elde edilen sinyale hangi pikselin ne oranda katıldığını hala bilmiyoruz (RF puls uygulamaları ile elde edilen sinyal kesit içine giren tüm vokseller tarafından oluşturulur). Bu amaçla kesit - belirleme gradiyentine dik planda (kesite paralel) çalışan bir diğer gradiyent sisteme ihtiyaç vardır, ve bu gradiyente Frekans-kodlama gradiyenti denmektedir (Frequency-encoding). Frekanskodlama
Şu ana kadar sinyalimizin hangi kesitten geldiğini biliyoruz; ancak bunun kesitin neresinden geldiğini bilmiyoruz. İşte bu amaçla kesit-belirleme gradiyentine (slice-selection) dik aksis boyunca frekans-kodlama gradiyenti çalıştırılmaktadır. Bu gradiyent, sinyalin alındığı anda çalıştırılır ve aynı kesit-belirlemede olduğu gibi, çalıştığı aksisde güçlü manyetik alanın gücünü gradiyent gücü ile orantılı olarak negatif ve pozitif olarak kademeli biçimde değiştirmektedir (Şekil 6.4).
Bu gradiyente bağlı olarak, kesitte farklı salınım frekansları gösteren kolonlar oluşacaktır. Ancak bunu yaptığımızda; yani, kolonlar arasındaki salınım frekansları değiştirildiğinde, bu kolonlar arasında in-phaseinde bozulmasına neden olacaktır. Bunu engellemek için, bu uygulamadan önce dephaser olarak adlandırılan uygulama yapılır (bunun nasıl uygulandığı, puls diyagramları başlığı altında daha detaylı olarak tartışılacaktır) ve bu sayede sinyal kaydının yapıldığı anda kolonlar arasında in-phase ile birlikte, kolonlar arasında frekans farklılıkları sağlanır. Bu durumda elde edilen sinyal tek bir sinyal olmakla birlikte, farklı frekansları içeren kompleks bir yapı gösterir. Bu kompleks sinyali çözümlemek, yani sinyalde hangi frekansların hangi amplitütlerde olduğunu anlamak mümkündür ve bu işlem Fourier Transformasyon olarak bilinir (Şekil 6.5).
Elde ettiğimiz sinyalde hangi frekansların ve bunların ne amplitütde olduklarını bu sayede anlayabildiğimize ve frekans-kodlama gradiyentinin hangi kolona hangi şiddette etkilediğini bildiğimize göre (veya hangi kolonun hangi şiddette güçlü manyetik alana maruz kaldığını bildiğimize göre), sinyale hangi kolonun ne oranda katıldığını anlayabiliriz. Şu
ana kadar kesitimizi ve kesitimiz içindeki kolonları
birbirlerinden ayırdık (kesit-belirleme ve
frekans-kodlama gradiyentleri ile). Ancak, matriksimiz
voksellerden oluşmaktadır ve sinyalin hangi sıradan
kaynaklandığını hala bilmiyoruz. Bu amaçla
MRGnin ilk yıllarında (BTdeki tüp ve dedektörün
hasta çevresinde karşılıklı dönmesi
gibi) frekans-kodlama gradiyenti hasta çevresinde dönerek
çalıştırılıp 3. boyut elde edilmişti
(Şekil 6.6) (Bu yöntem ilk defa Dr. Auterbur tarafından
kullanıldı ve bu tekniğe Zeugmatography denmektedir). Ancak
daha sonra bu teknik terk edildi ve 2D
Fourier Transformation olarak bilinen teknik geliştirildi.
Bu teknikde 3.boyut için üçüncü bir gradient sistem
kullanılmakta olup (üçüncü boyutta), buna Faz-kodlama gradiyenti denmektedir (Phase-encoding).
Faz kodlama Üçüncü boyutta (kesit-belirleme ve frekans-kodlama gradiyentlerine dik olarak) çalışan faz-kodlama gradiyentinin çalışma prensibi diğer gradiyent sistemlerinden farklı görünse de, temel prensip her gradiyent sistem için aynıdır. Bu gradiyentin gücü her sinyal kaydı ile kademeli biçimde değiştirilmektedir. İlk sinyal kaydında (+) yönde maksimum güçde çalıştırılırken, son sinyal kaydında (-) yönde maksimum güçde çalıştırılır (MRGde bir kesit görüntüsü elde etmek için, şu ana kadar bahsettiğimiz RF pulsları ile elde edilen sinyal kaydının defalarca yapılması gerekmektedir). Frekans-kodlama gradiyentinin veya kesit-belirleme gradiyentinin santralinde gradiyent gücünün (0) olması gibi, faz-kodlama gradiyentinin bu kademeli uygulamasının da ortasında, yani, ortada elde edilen sinyal kaydında gradiyentin gücü (0) dır (bir kesit görüntüsü için çok sayıda sinyal kaydının yapılması gerekmektedir; bunu 256 olarak kabul edersek, ilk sinyalde gradiyentin gücü +256, 129.sinyalde (0), son sinyalde ise -256 dır) (Şekil 6.7).
Faz-kodlama gradiyentinin esas amacı, kesit içindeki sıralar arasında faz şifti (phase-shift) oluşturmaktır. Gradiyent uygulamadan önce in-phase konumunda olan ve ana magnet gücünün nisbeten homojen manyetik etkisi ile aynı frekansda salınım yapan protonlar, faz-kodlama gradiyentinin kısa bir süre çalıştırılıp kapatıldığında, yine ana magnet etkisiyle aynı frekanslarda salınım gösterecekler; ancak uygulanan faz-kodlama gradiyentinin gücüne bağlı olmak üzere sıralar arasında faz şifti oluşacaktır (Şekil 6.8).
Faz-kodlama
gradiyenti ile sıralar arasında oluşturulan
bu faz şifti (phase shift) transvers manyetizasyonlarının
in-phase konumlarını bozacaktır ( K-SPACE
& 2D FOURIER TRANSFORMATION
Bu
data matrix (space) elde edildikten sonra, ilk önce
her sıra Fourier
Transformation işleminden geçirilir (Fourier
Transformation ile sinyalde hangi frekansın ne oranda
olduğunu anlamaktayız). Her sıra Fourier
Transformationdan geçirildikten sonra, bu sefer her
kolon Fourier Transformationdan geçirilir. Sounçda, artık
dokudan elde ettiğimiz çok sayıda sinyaller ile,
voksellerimizi birbirinden ayırabilmekte ve sinyalin
geldiği lokalizasyona bağlı olmak üzere
bunları piksellere intensite (parlaklık) olarak
yerleştirebilmekteyiz (Şekil 6.10).
Şimdi
bu gradiyent sistemlerin nasıl tçalıştığını
topluca değerlendirelim: b-
Paralel
dizilen protonların çok az fazlalık göstermesi
ile dokunun manyetik vektörü Boa paralel olarak oluşur. c-
Kesit-belirleme
gradiyenti (slice-selection) çalıştırılır
ve istediğimiz kesite uygun frekansda RF puls gönderilir.
Dolayısıyla sadece ilgilendiğimiz kesite uyan
dokularda transvers manyetizasyonlar oluşur. Bu
transvers manyetizasyonlar protonların salınım
frekansı ile Bo çevresinde dönmektedir. Eğer
faz-kodlama gradiyenti 2 step olarak uygulanır ise görüntü
kalitesi çok düşük iken, faz-kodlama step sayısı
artırıldıkça görüntü netliği
artmaktadır (Resim 6.2).
Ana sayfa I Bir Sonraki Bölüm I iletisim I www.birthmarks.us |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|