|
|
MRGnin
BİYOLOJİK
ETKİLERİ
ve
KONTRENDİKASYONLARI
MRGnin
yüksek doku rezolüsyonu yanında, bu kadar kısa süre
içinde bu derece yaygınlaşmasının bir
nedeni tekniğin pacemakerlar, ferromanyetik
implantlar ve anevrizmatik klipler haricinde belirgin
kontrendikasyonlarının olmaması, sistemde
iyonize radyasyonun kullanılmaması ve bugüne
kadar belirgin biyolojik zararının saptanmamış
olmasıdır. Ancak şunu söylemek gerekir ki;
teknik çok yenidir ve uzun sürede ortaya çıkabilecek
etkilerini bugün çok iyi bilmiyoruz.
MRG sistemlerinde biyolojik zarar olarak karşımıza
çıkabilecek 3 kaynak vardır;
|
a Sabit güçlü
manyetik alan (magnet)
b
Hızla
değişen manyetik alan (gradiyent sargılar)
c
RF enerji
birikimi |
|
Güçlü
manyetik alanın neden olduğu belirgin bir
biyolojik etki şu ana kadar bulunamamıştır;
bununla birlikte düşük Tesla değerli sistemlerde
belirgin olmasa da, sistemin Tesla değeri arttıkça
belirginleşen, makromoleküllerin oryantasyonunda,
kimyasal ilişkilerde veya membran permeabilitelerinde
bozulmalar veya sinir iletimlerinde azalmalar muhtemeldir. Yüksek
Tesla değerli sistemlerde yapılan hayvan
deneylerinde EKG değişiklikleri saptanabilmektedir.
Fakat bu biyolojik etkiler 2 Teslanın altındaki
sistemlerde görülmez. Bu nedenle, klinikte kullanılabilecek
maksimum Tesla sınırlaması mevcuttur. Bu sınırlama
ABD için 2 Tesladır; İngiltere ise bunun için
2,5 Teslayı tavsiye etmektedir. Ülkemizde ise
böyle bir sınırlama halen mevcut değildir;
bununla birlikte halen Türkiyede kullanılan en yüksek
Tesla değeri 1,5 Tesladır.
Daha
önce görüntünün oluşturulması ve hardware başlığı
altında anlatıldığı gibi; sistemde
hızlı biçimde açılıp kapanan, manyetik
alanda aksisler boyunca değişmelere neden olan
gradiyent sargı sistemleri mevcuttur. Bu manyetik
alandaki hızlı değişmeler sinirler, kan
damarları ve kaslar gibi dokularda elektrik akımının
oluşmasına neden olabilmektedir. |
|
|
|
Bunun
haricinde, hızlı biçimde devamlı uygulanan
RF puls da vücutta elektrik akımına neden
olabilmektedir. Uygulanan RF puls etkisinin enerji değişimi
ile olduğunu biliyoruz; bunun sonucu olarak bu etki karşımıza
ısı olarak çıkar (mikrodalga ısıtıcılara
benzer şekilde). Bunun miktarları sistemin Tesla
değerlerine, RF puls frekansına, kullanılan
sekansa (FSE anlatılırken birbiri ardı sıra
kullanılan 180° RF pulslar sonucu vücutta RF
enerji birikimi sorununun karşımıza çıktığından
bahsedilmişti), vücudun yüzey alanına ve dokunun
derinliğine bağlı olarak değişmektedir
(yüzey dokular, derin dokulardan daha fazla etkilenmektedir).
SAR (The spesific absorption rate) dokunun kilogram başına
kaç watt enerji absorbe ettiğini tanımlamak için
kullanılır. MRG için kabul edilen maksimum SAR
0,4 W/kg.dır (bunu yaklaşık olarak ısı
şeklinde verirsek, vücut sıcaklığı
1 dereceden fazla artmamalıdır (Ağır
egzersiz sırasında bu 15 W/kga kadar çıkmaktadır).
MRGnin
bu biyolojik etkilerinin yanında bazı
kontrendikasyonları vardır; bunlar kesin ve
göreceli kontrendikasyonlar olarak iki bölümde
incelenebilir;
Kesin
kontrendikasyonlar
Bunlar;
kardiyak pacemakerlar, serebral anevrizma klipsleri,
şarapnel gibi metalik yabancı cisimler, vena kava
filtreleri, IV stentlerdir. Aslında anevrizmatik
klipslerin çoğu manyetik özelliklerde olmadığından
dolayı, magnetin belirgin etkisi olmaz; bununla
birlikte bazı metallerden yapılmış
klipslerde belirgin etki görülebilmektedir (MRGnin yaygın
olarak klinik kullanıma girmesinden sonra bu tür
materyallerin nonferröz metalik alaşımlardan
beta-3-titanium gibi- yapılmaya başlanması
ile bu sorun büyük oranda giderilmiştir). Orbital
metalik yabancı cisimler yine önemli bir
kontrendikasyon oluşturur; böyle bir şüphe var
ise daha önceden röntgen veya BT ile orbitada metalik
cisim olup olmadığı tesbit edilmelidir.
Göreceli
kontrendikasyonlar
Bunlar
orta kulak protezleri, cerrahi implante (ortopedik)
protezlerdir (cerrahi protezlerde mümkün ise metal, hasta
magnet odasına girmeden test edilmelidir). Gebelik yine
göreceli kontrendikasyon olarak kabul edilir.
Hastanın
vücudunda bulunan metallerin yanında, hastanın
üzerinde taşıyabileceği metalik cisimler,
hastaya zarar verebilir ve magnet homojenitesini bozacaklarından
görüntüde artefaktlara neden olabilmektedir. (Ferromanyetik
materyallere bağlı oluşan artefaktlardan daha
önce bahsedildi). Bunlara ek olarak, bugün klinik kullanımdaki
hemen tüm yardımcı tıbbi araçlar (oksijen
tankları, sedyeler, tekerlekli sandalye, serum askısı
gibi) metaldir ve bunlara bağlı olarak istenmeyen
etkiler oluşabilmektedir. Bu nedenle magnet odasına
sokulacak tıbbi araçlar bu sistem için özel olarak
üretilmiş olmalıdır. |
|
|
|
|
|
|
|
MR
incelemelerinde, uzaysal rezolüsyon amacıyla kullandığımız
gradiyent sistemlerin açılıp kapanması belli bir
şiddette ses (gürültü) oluşturmaktadır. Bu ses
oldukça şiddetli olabilir ve hastaya zarar verebilir (yaklaşık
65-95 dB.). Yüksek
Tesla değerli sistemlerde bu ses daha şiddetli iken,
Tesla değeri düştükçe bu sesin amplitütü de düşmektedir
(sesin amplitütü kullanılan sekans tipi ile de değişmektedir;
örneğin FSEde çok daha yüksektir); bu nedenle bu sesin
neden olduğu rahatsızlık genellikle 1 Teslanın
üzerindeki sistemlerde görülmektedir. Buna en iyi çözüm
sesin daha iyi sınırlandığı sistemler
üretmektir;
ancak bu şimdilik mümkün değildir. Bu nedenle bugün
en çok kullanılan yöntem hastanın gürültüden rahatsız
olmasını büyük oranda azaltan kulak tıkacıdır.
Bunun yanında MRG sistemlerindeki bu gürültünün hastayı
rahatsız etmesi ve buna bağlı olarak inceleme
kalitesini bozmasını engellemek için magnet odalarında
kullanılabilen müzik sistemleri uygulanmaya başlanmıştır.
|
Orta ve yüksek Tesla değerli sistemlerde (Superkondüktiv)
kullanılan kriyojenler (helyum, nitrojen) magnetin çalışması
için gereklidir (sistemi belli bir ısının altında
tutmak için). Bunların manipulasyonları sadece yetkili
personel tarafından yapılmalıdır; direk
temaslarda soğuk yanıklarına (frostbite) neden
olabilir. Sistemde diğer karşımıza çıkabilecek
problem ise, kriyojenlerin konulduğu tanklardan sızmasıdır.
Bu durumda gaz halindeki kriyojen ortamdaki oksijen ile yer değiştirmektedir,
inceleme odasındaki hasta bu nedenle oksijensiz kalabilir.
Bazı sistemlerde odanın oksijen oranını devamlı
kontrol eden dedektörler kullanılmaktadır.
Daha önce kontrast maddeler başlığı altında
anlatıldığı gibi, MRGde kullanılan
kontrast maddelerin istenmeyen bazı yan etkileri olabilir.
Ancak kullanılan bu kontrast maddelerin neden olduğu yan
etkiler, radyolojide kullanılmakta olan iyonik kontrast
maddelere göre daha azdır.
Gebe kadınların MRG incelemeleri hala şüphe
konusudur. Şu ana kadar belirgin bir yan etki saptanmamış
olmasına rağmen, gebelerin özellikle ilk trimestirinde
rutin MRG incelemeleri tavsiye edilmez. Bununla birlikte
kesin gerekli olduğunda bu inceleme yapılmaktadır.
Yine bunun gibi, MRGde çalışan gebe personelin
durumu belirsizdir.
|
|
HASTANIN
TETKİKE HAZIRLANMASI
MRG
güvenilir ve invaziv olmayan gelişmiş bir teknik
olmakla birlikte, inceleme hasta açısından rahatsızlık
duyulabilecek gürültülü bir ortamda yapılmaktadır.
Bunun yanında incelemenin yukarıda bahsedilen
kesin ve göreceli olmak üzere bazı
kontraendikasyonları vardır. Bu nedenle inceleme
öncesinde hasta çok iyi bilgilendirilmeli (genellikle bu
amaçla MRG hastalarına tetkiki açıklayıcı
küçük kitapçıklar verilmektedir) ve kendisi açısından
risk taşıyabilecek ferromanyetik protez, pacemaker
veya anevrizmatik klips taşıyıp taşımadığı
kesinlikle sorgulanmalıdır. Hastadan magnet odasına
girmeden önce her türlü saç tokaları, gözlük ve
takılar gibi çeşitli eşyaların çıkarılması
istenmelidir. Bunun yanında demir oksitli makyaj
boyalarının inceleme öncesinde temizlenmesi
istenmelidir. Bu tür makyaj malzemeleri magnetin oluşturduğu
manyetik alanı etkilemekte ve görüntü kalitesini
bozabilmektedir (bu özellikle orbital incelemelerde
görüntüde artefakta neden olmaktadır). Hastaların
çıkarılabilen tüm protezlerin (diş, duyma
cihazları, takma kol bacak gibi) çıkarıldıktan
sonra inceleme odasına alınmalarına dikkat
edilmelidir.
MRG
incelemelerinde klostrofobi önemli bir problemdir. Bu
süperkondüktiv magnetlerde magnetin tipine bağlı
olmak üzere diğer magnetlerden daha fazla oranlarda
görülmektedir (Tablo 14.1). Hastaların inceleme hakkında
daha önceden bilgilendirilmelerinin klostrofobiyi belirgin
derecede azalttığı görülmüştür.
Bütün çabalara rağmen gerekli olan sedasyonun sağlanamadığı
durumlarda oral veya parenteral yoldan sedatifler kullanılmaktadır.
Yine bunun gibi, küçük çocuklarda inceleme öncesi
premedikasyon ile sedasyonun sağlanması çoğunlukla
gerekli olmaktadır. Sedatize edilen hastalarda
aspirasyon riskini azaltmak için,
1 yaşından küçük bebeklerde oral
sedasyon öncesi 3 4 saat, daha büyük bebeklerde IV
sedasyon öncesi 6 8 saat aç kalması
önerilmektedir (hastanın aç olmasının bir
diğer avantajı da, abdominal incelemelerde
gastrointestinal peristaltizmin az olmasıdır).
Sedasyon yapılacak hastaların klinik olarak değerlendirilmesi,
olabilecek yan etkiler yönünden önemlidir. Bugün oral
olarak sıklıkla kullanılan sedatif ilaç
oldukça güvenli olan chloral hydratedır; dozu
incelemenin süresine ve tipine göre ayarlanır (50
100 mg/kg). Bu oral sedatif ilaç incelemeden 20 40
dakika önce verilir. Hastanın yaşı arttıkça
oral sedatif ilacın (chloral hydrate) etkinliği
düşmektedir. 18 aylıktan daha büyük bebeklerde
genellikle IV sedatif ilaçlar kullanılmaktadır
(pentobarbital sodium); bolus şeklinde 2 3 mg/kg lık
doz ile 5 10 dakika içinde etkili sedasyon sağlanabilmektedir
(etki süresi yaklaşık 40 60 dakikadır).
Sedasyon yeterli değil ise maksimum doz 9 mg/kg olmak
üzere ilaç tekrarlanabilir. Sedasyonda olan tüm hastalar
moniterize edilmelidir (direk gözleme, EKG, solunum
gibi).
İnceleme
süresince hastanın mutlaka hareketsiz kalması
gerektiğinden hasta inceleme masasına mümkün
olan en rahat pozisyonda yatırılmalı, gerekli
görülür ise hastanın yakının veya yardımcı
sağlık personelinin inceleme süresince hasta ile
beraber inceleme odasında kalması sağlanmalıdır.
Yine pediatrik incelemelerde hasta anne babasının
inceleme odasında bebek ile kalması hasta
ankisiyetesini azaltmaktadır. |
Ana
sayfa
I
iletisim
|
Not:
Bu kitabın 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Yasası Hükümleri gereğince her hakkı
yazarına aittir. Yazarından izin alınmadan, kitabın
herhangi bir bölümünden alıntı yapılamaz,
fotokopi yöntemi ile çoğaltılamaz, resim, grafik,
şema vs. ler kopya edilemez.
Kapak: Ş. Ayhan Tünel
. Kitabın ilk basılış tarihi:
1995, İstanbul, Türkiye
|