Manyetik Rezonans Görüntüleme: Temel Bilgiler |
|||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||
GRADİYENT-EKO
(GE) Şu
ana kadar MRGde sık olarak kullanılmakta olan Spin-eko
ve Inversion Recovery sekanslarını inceledik. Aslında
Spin-eko ile mükemmel anatomik detay elde edilmektedir; ancak bu
sekansın bazı dokuların fizyolojik özelliklerini
tam olarak yansıtmaması ve inceleme süresinin uzun
olması gibi dezavantajları vardır. Bununla birlikte
son yıllarda Spin-eko, Fast Spin-eko (FSE) veya
Turbo Spin-eko (TSE) sekansları adı altında
modifiye edilmiş ve inceleme süresi belirgin derecede kısaltılmıştır
(16) (bu konu ileride detaylı olarak tartışılacaktır).
Bu dezavantajları ortadan kaldırmak için 80li yılların
sonlarına doğru, Hızlı
görüntüleme yöntemleri adı altında
Gradiyent-eko sekansı geliştirilmiştir. Bu tekniğin
avantajlarını kısaca sıralayacak olursak;
Spin-ekoya göre çok kısa sürelerde görüntü elde
edilebilmektedir; buna bağlı olarak hareket artefaktları
daha az problem yaratmaktadır ve hızlı görüntülemeye
sekonder olarak kardiyak incelemelerde olduğu gibi
fonksiyonel bilgiler veren görüntüler elde edilebilmektedir.
Bunlara ek olarak, gösterdiği doku kontrastı özellikleri
sayesinde günümüzde hızla gelişmekte olan MR
anjiyografi yapılabilmekte ve yine tekniğin hızlı
olmasına bağlı olarak 3 boyut (3 Dimention=3D) görüntüleri elde edilebilmektedir (bu sayede
uzaysal rezolüsyon belirgin derecede artmaktadır). Aslında
3D tekniği her sekans tipinde uygulanabilir; ancak inceleme
zamanının kısa olması ile pratikte sadece
Gradiyent-eko sekansı buna izin vermektedir (bu konu ileride
tartışılacaktır). Bu tekniğin bu kadar değerli
özellikleri yanında belirgin dezavantajları da vardır;
bu tekniğin kendine özgü doku kontrast özellikleri olduğundan
dolayı Spin-eko ile elde ettiğimiz dokular arasındaki
kontrastı, Gradiyent-eko ile tam olarak elde edemiyoruz. Gradiyent-eko
sekansında inceleme süresi nasıl kısaltılmaktadır? Daha
önce belirtildiği gibi, inceleme zamanını
belirleyen 3 unsur vardır: TR,
matriks, NEX. İnceleme zamanını kısaltmak için
bu 3 unsurdan herhangi biri kullanılabilir; ancak matriks değeri
rezolüsyonu etkilediğinden dolayı, NEX ise magnet gücü
(Tesla) ile direk ilgili olarak sinyal amplitütünü etkilediğinden
dolayı bunları değiştiremiyoruz (zaten
inceleme sırasında parametreleri belirlerken zamanı
mümkün olduğunca kısaltmak için bunları en uygun
değerlerde seçiyoruz). Dolayısıyla inceleme zamanının
kısaltılması ancak TR değerinin değiştirilmesi
ile mümkün olmaktadır ve Gradiyent-eko, işte bu temel
üzerine kuruludur.
90
dereceden küçük açılarda RF puls Spin-eko sekansında
neden kullanılmaz? Aslında
90 dereceden daha küçük değerlerde sapma açılan
(flip angle) Spin-eko sekansında da kullanılabilir;
ancak 180° RF puls uygulandığı anda ortamda
longitudinal manyetizasyon var ise, bu 180° RF puls ile ters yöne
dönecektir ve sekans çok kompleks bir hale gelecektir. Bu
nedenle Spin-eko sekansında 90 dereceden küçük sapma açısı
(flip angle) kullanılması uygun değildir. Daha
önce belirtildiği gibi, Gradiyent-eko sekansında 90
dereceden küçük açıda olmak üzere tek RF puls ve çok kısa
TR değerleri kullanılmaktadır. Bu kadar kısa
TR süresi içersinde longitudinal manyetizasyonun durumundan
bahsettik; ancak transvers manyetizasyona ne olmaktadır?.
Gradiyent-ekoda kullanılan TR süresi içersinde, bir çok
dokuda transvers relaksasyon tamamlanamaz; dolayısıyla
ortamda longitudinal manyetizasyon ile birlikte hemen her zaman için
bir transvers manyetizasyon da olacaktır. İşte oluşan
bu duruma Steady-State
free precession (SSFP) denmektedir ve bu konunun anlaşılması
Gradiyent-ekonun anlaşılması bakımından
çok önemlidir. Flash
: (Fast Low Angle Shot) Eğer
T1 ağırlıklı görüntüler elde etmek
istiyorsak, Spin-ekoda olduğu gibi dokuların T1 sürelerinin
farklı olmasından faydalanmak zorundayız; dolayısıyla
steady-state konumuna ulaşmak avantajlı değildir (çünkü
steady-state durumuna ulaşıldığında
dokuların T2 sürelerinin farklı olması ön plana
çıkmaktadır; bunun anlamı T2 süreleri faklı
olan dokular arasında steady-state konumuna ulaşıldığında,
dokular arasında mevcut transvers manyetizasyon amplitütleri
farklı olacak, buna bağlı olarak da tekrarlanan RF
pulslar ile farklı amplitütde sinyaller elde edilmektedir). Steady-state
konumundan nasıl kurtulunur? Bu
amaçla bilgisayarda bir sekansın data bilgileri toplandıktan
sonra, ortamda mevcut transvers manyetizasyonu, protonlar arasında
faz şifti (phase shift) oluşturarak ortadan kaldıran
bir gradiyent kullanabiliriz (gradiyentlerin de-phase oluşturarak
transvers relaksasyonu hızlandırdıklarını
hatırlayınız). Kullanılan bu gradiyente Spoiler
Gradiyent, bu yöntemin kullanıldığı
Gradiyent-eko sekansına ise FLASH (Fast low angle shot)
veya Spoiled Flash
denmektedir (Şekil 7.15)
Bu
sekans tipinde, RF pulsları arasında transvers
manyetizasyon etkili biçimde de-phase oluyorsa (yani
transvers manyetizasyonu ortadan kaldırabiliyorsak; ki bunun
için Spoiler gradiyentin kullanıldığını
söyledik); kısa TR ve 30-60 derece gibi flip angle ile T1 ağırlıklı
görüntüler elde edilmektedir. Bu teknikte T2 ve T2* etkisinden
kurtulmak için, TE mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır
(TE, Spin-ekoda olduğu gibi, 90° RF puls ile eko-sinyalin
alındığı an arasındaki süredir). Elde
edilecek görüntünün T1 ağırlığı Flip
angle 90 dereceye yaklaştıkça artacaktır; fakat
bunun da, ortadaki longitudinal manyetizasyonu azaltıcı,
buna bağlı olarak elde edeceğimiz sinyalin amplitütünün
azalması gibi sakıncaları vardır. Bu nedenle
tetkikte en uygun olan flip angle seçilmelidir.
Belirlenen
TR ve flip angle (sapma açısı) değerleri sinyal
amplitütünü hangi oranlarda etkilemektedir?
Grass
: (Gradient Recalled Acquisition at Steady-State) Gradiyent-eko
sekansında T2 ağırlıklı görüntü elde
etmek için daha önce tanımlanan steady-state konumundan
faydalanılması gerekmektedir ve bu durumda RF pulsların
tekrarı süresince ortamdaki mevcut transvers manyetizasyon
amplitütü, elde edilecek sinyalin amplitütünü belirleyecektir. Bu
tekniğe benzer sekanslara, FISP (Fast imaging Steady-state
precession), PSI (Partial Saturation Imaging), FAST (Fourier
acquired Steady-state) ve FFE (Fast Field echo) gibi isimler
verilmektedir. Spin-ekoda
elde edilen sinyal, dokuda mevcut longitudinal manyetizasyondan
elde edilmektedir ve bu Spin-eko için gayet doğaldır.
Çünkü kullandığımız TR değeri, dokuların
T2 değerlerinden belirgin derecede büyüktür (TR>>T2).
Flash Gradiyent-eko sekansında ise uyguladığımız
TR, bazı dokuların T2 değerlerinden daha kısadır;
bu olumsuz etkiyi ve karışıklığı
ortadan kaldırmak için (tüm dokularda transvers
manyetizasyonu ortadan kaldırmak için) bu sekansda (FLASH)
Spoiler gradiyent kullanılmaktadır (aslında
pratikte Spin-ekoda da kalmış olabilecek transvers
manyetizasyonu ortadan kaldırmak için de-phasing
gradiyent kullanılmaktadır). GRASSda ise T2 ağırlıklı
görüntü oluşturmak için amacımız dokuda
steady-state konumuna ulaşmaktadır ve bu amaçla TR değeri
çok kısa tutulmaktadır (dolayısıyla bu küçük
TR zamanında transvers relaksasyon tamamlanamayacak ve hemen
her zaman için ortamda transvers manyetizasyon olacaktır).
Grass puls zamanlama diyagramında (Şekil 7.18) dikkat
edilirse, FLASHdan farklı olarak Spoiler gradiyent
kullanılmaz; bunun yerine faz-kodlamada buna ters yönde
çalışan ikinci bir re-phasing gradiyent mevcuttur. Bunun amacı faz-kodlama
ile oluşan faz şiftinin neden olduğu
de-phasing etkiyi ortadan kaldırmaktır (çünkü
mevcut de-phasing etki steady-state konumunu bozmaktadır).
Oluşturulan steady-statede transvers manyetizasyon amplitütü
T2si uzun olan dokularda yüksek olacaktır; ayrıca
flip angle yüksek ise yine transvers manyetizasyon amplitü fazla
olacaktır. Eğer T2>>T2 ise, her şeye rağmen
steady-state ortadan kalkacaktır ve bu durumda Grass ile
Flash aynı özellikleri taşır (re-phasing
gradiyentte rağmen); yani uzun TR ile FLASH ve GRASS
teknikleri aynı görüntüyü vermektedirler.
FLASH
tekniğinde TR süresi kısmen uzun tutulduğundan
dolayı bu mümkün olur. Ancak GRASS tekniğinde TR değeri
çok kısa tutulduğundan, multi-slice görüntüleme
tekniğini uygulamak mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla,
GRASS tekniğinde TR çok kısa olmakla beraber (bununla
doğrudan ilişkili olarak inceleme süresi de kısalmaktadır);
kesit sayısının artması inceleme süresini doğrudan
artırmaktadır. Başka bir deyişle; GRASSde
inceleme süresi : Kesit sayısı x TR x Matriks x NEX
olarak tanımlanır. Spin-ekoda
magnetin neden olduğu inhomojeniteyi ortadan kaldırmak için
180° RF puls kullanılmaktadır. Oysa Gradiyent-ekoda
180° RF puls yerine, yine eko oluşturmak amacıyla
gradiyent sistem kullanılmaktadır ve bu sekans ile elde
edeceğimiz sinyal magnet inhomojenitelerinden etkilenecektir.
Bu
nedenle elde edilen T2 görüntülerine T2 yerine T2*(T2 star)
denmektedir. Yani, transvers relaksasyona neden olan 2 tane önemli
neden vardır: (bu konu kitabın ilk bölümlerinde tartışıldı)
mikroskobik manyetik çevre farklılıkları (bu bize
T2 ağırlıklı görüntüleri vermektedir) ve
magnetin neden olduğu manyetik inhomojenite (bu, Spin-ekoda
180° RF puls uygulaması ile ortadan kaldırılabilmektedir).
Magnetin neden olduğu manyetik inhomojenite
Gradiyent-ekode tam olarak ortadan kaldırılamaz. Çünkü
frekans-kodlama ile protonlar arasında ilk önce
de-phase ve sonra re-phase ile eko elde ediyoruz;
ancak bunun yanında ortamda gradiyent sistem ile kontrol
edemediğimiz (değişik yönlere doğru
de-phase oluşturan) ve yine sistemimizin neden olduğu
manyetik inhomojenite kalmaktadır (Spin-ekoda uygulanan
180° RF puls ile bu sorun çözülmektedir). Bugün
rutin klinik kullanımda; Gradiyent-eko genellikle MR
anjiyografi, 3D volüm görüntüleri ve kardiyak incelemeler amacıyla
kullanılmaktadır (çünkü rutin klinik kullanımda
bu teknikler için Gradiyent-eko sekansı esastır). Bunun
yanında, özellikle düşük Tesla değerli
sistemlerde genellikle T2 ağırlıklı görüntüler
yerine inceleme zamanını kısaltmak için T2* görüntüleri
yaygın olarak kullanılmaktadır. Aslında FLASH
ile elde edilen T1 ağırlıklı görüntüler
Spin-eko ile elde edilen görüntüler ile aynı özellikleri
taşır; buna karşın biraz önce bahsedilen
nedenlerden dolayı, T2 ağırlıklı görüntüler
(T2*) şimdilik yeterince başarılı değildir
ve Spin-eko ile elde edilen T2 ağırlıklı görüntüler
bugün için esas kabul edilir. Örneğin dehidrate diskler
veya spinal kord lezyonları Gradiyent-eko ile elde edilen T2*
görüntülerinde kolaylıkla gözden kaçabilmektedir. 3
D GRADİYENT-EKO GÖRÜNTÜLEME
Daha
önce incelediğimiz sekanslarda kesit-belirleme gradiyentinin
nasıl çalıştığını ve RF pulsun
sadece bir kesite denk gelen protonları etkilediğini hatırlayınız;
bu durumda kesit kalınlığını belirleyen
ana unsurlar, kesit-belirleme gradiyentinin gücü ve RF puls bant
genişliğidir. Dolayısıyla ince kesit elde
etmek için gradiyentin gücünü artırabiliyor veya RF puls
bant genişliğini daraltabiliyorduk. Bununla birlikte;
kesiti ince olarak düzenlersek, kesit içine düşen
protonların miktarı azalacağından elde edeceğimiz
sinyalin amplitütü belirgin olarak azalacaktır. Bu azalma düşük
Tesla değerli cihazlarda belirgin iken, yüksek Tesla değerli
cihazlarda daha az belirgindir; yüksek Tesla değerli
cihazlarda kesit kalınlığının daha kolaylıkla
azaltılabilmesinin de sebebi budur. Dolayısıyla,
şu ana kadar incelediğimiz sekanslarda; cihazımız
yüksek Tesla değerli ise ince kesit yapabildiğimiz
halde, eğer cihazın Tesla değeri düşük ise
bu mümkün olamamaktadır. Bununla birlikte cihazın
Tesla değeri ne kadar yüksek olursa olsun çok ince kesit
yapma şansımız (2D teknikleri ile) yine de mümkün
değildir. Ancak 3D tekniği uygulandığında
1 mm. gibi ince kesitler kolaylıkla yapılabilmektedir.
Bunun nedeni sinyalin sadece bir kesitten değil, tüm doku
volümünden gelmesidir, yani sinyal amplitüt azlığı
sorunu bu teknik ile ortadan kaldırılmaktadır. Aslında
sinyal amplitütünün fazla olması SNR (signal-to-noise
ratio)ın yüksek olması demektir. İleride detaylı
olarak bahsedilecek olan SNR (Signal-to-noise ratio) 3D tekniğinde
2D tekniği ile karşılaştırıldığında
daha yüksek (SNR bu teknikte kesit sayısının kökü
ile orantılıdır) elde edilmektedir. Örneğin
64 kesitlik 3D inceleme, benzer sekans ve aynı TR ile yapılmış
2D tekniği ile karşılaştırıldığında
SNR 8 kat daha fazla olmaktadır. Bu özellikleri ile, 3D
tekniği ile elde edilen görüntülerde uzaysal rezolüsyon,
2D tekniği ile elde edilen görüntülere göre belirgin
derecede daha yüksek olmaktadır. Ayrıca,
2D teknikleri ile kesitlerimizi devamlı biçimde alırsak
(kesintisiz olarak veya kesitler arasında gap [aralık]
olmaması), kesitler arasında BTde parsiyel volüm
etkisine benzer şekilde, cross-talk
etki oluşmaktadır (bu konu ileride detaylı
olarak tartışılacak); bu nedenledir ki; 2D
tekniklerinde genellikle kesitler arasında gap (aralık)
uygulanmaktadır. 3D tekniğinde ise kesit kalınlığımız
çok ince olduğu halde cross-talk etki çok azdır. İnceleme
süresi : kesit sayısı x TR x Matriks x NEX Bu
teknikte kesit sayımız çok olduğundan dolayı
doğal olarak inceleme diğer sekanslardan daha uzun sürmektedir. Bu
teknik diğer sekanslarda uygulanamaz mı?
İncelenen
doku volümünde, voxellerimizin 3 boyutu da birbirlerine eş
olursa, buna isotropic
3D; farklı olursa anisotropic
3D denmektedir (Şekil 7.20).
|
|||||||||||||||||||||||
|